Ahilik; Şeyh Mahmut Nasuriddin (Ahi Evran, Ahi baba) tarafından, Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini ve gelişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan, iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel özelliklerin birleştiği bir düzendir.
Ahi sözcüğünün kökeni baktığımızda ise bu konu ile ilgili iki görüş hakimdir. Bu görüşlerden ilki ahi sözcüğünün Arapça kökenli olduğudur. Ahi sözcüğünün Arapça anlamı "kardeşim"dir. Bu görüşü savunanların temel dayanağı, Ahiliğin, ilk olarak Araplarda ortaya çıkan Fütüvvet Teşkilatı temelinde oluştuğudur. Dolayısıyla sözcüğün kökeninin Arapça olması gerektiğidir. İkinci görüşe göre ise; Ahi sözcüğü Türkçe "akı" sözcüğünün zamanla değişimi sonucu oluşmuştur. Bu görüşün dayandığı temel nokta ise eski Türkçe metinlerdir. Bu metinlerde "akı" sözcüğü cömert, eli açık anlamlarında kullanılmıştır.
Ahilik Kültürü, Faydaları ve Meslek Ahlakı
Ahiler, esnaf, tüccar ve diğer sahalardaki meslek grupları örgütlenmelerini sağlamış, böylece yerleşim merkezlerinde sosyal ve ekonomik düzenin kurulması yanında kültürün de gelişmesini sağlamıştır. Ahîlik kurumunun meslek ahlâkı, doğruluk ve bağlılığa dayanmaktadır. Bütün işlerde doğru hareket ön planda tutulmuştur. Ahînin meslekî ahlâkının dayandığı prensipler şu şekilde sıralanabilir:
- Müşteriyi aldatmamak
- Malı överek yalan söylememek
- Hileli ölçüp tartmamak
- İhtikâr (karaborsacılık) yapmamak
- Müşteriyi kızıştırmamak
- Alışverişte iyi muamelede bulunmak
- Çalışanın sorumluluğunu bilmesi
- Çalışanın işinde dikkatli olması
- Çalışan ferdin işi savsaklamaması
Bu prensipleri yaşayış felsefesi haline getirmiş bulunan Ahîlik kurumunun mensupları arasında "pazarlık" görülmez. Çünkü, Ahî ahlâkı ile yoğrulmuş bulunanlar, fahiş fiyatla mal satmayı veya fahiş fiyat isteyerek malın değerinin pazarlık konusu yapmayı büyük ahlâksızlık olarak kabul ederler.
Ahîlik kurumunun meslek ahlâkının bir diğer özelliği de "ustaya bağlılık"tır. Kurumunun üyesi, usta dahi olsa kendisini yetiştirenlere her zaman saygılı davranmayı ahlâkî bir meziyet olarak kabul eder.
Günümüzde tüketiciye daha fazla tüketim yaptırma isteği olduğu halde Ahilikte ihtiyacı kadar tüketmek, ihtiyaç fazlasını başkalarıyla paylaşmak esastır.
Her kurumda olduğu gibi Ahîlik'te de kazandırılmak istenen davranışların bazılarının üyeleri tarafından uygulanmadığı veya zamanla zayıfladığı söylenebilir. Hatta bazen kazandırılmak istenen davranışların tam tersinin yapıldığı da görülebilir. Böyle durumlarda Ahîlik kurumunun meslekî kontrolü, kurum içinde sağlanmaya çalışılmıştır. Asıl kontrolün, "bireylere dinî değerlerin kazandırılması ile mümkün olacağı" ilkesi kabul edilmiştir.
Ahîlere göre dinî duyguları mükemmelleşen birey, kendini daima Allah'ın kontrolünde hisseder ve sahtekârlığa yönelmez. Bu yaklaşım, tasavvufî düşüncelerin zayıfladığı dönemlerde bile genellikle kabul görmüş, anlaşmazlıklar mümkün olduğu kadar mahkemeye yansıtılmamıştır. Bu durum Ahî birliklerinin bazı fonksiyonları ortadan kalkıncaya kadar devam etmiştir.
Ahî birliklerinin fonksiyonlarının bir kısmının zayıfladığı esnaf örgütleri döneminde ise, mesleki kontrol, "esnaf nizamnâmeleri" ve "narh defterleri" temel alınarak sağlanmaya çalışılmıştır. Kontrol araçları olan esnaf nizamnâmeleri ve narh defterleri örgütün dışında hazırlanmaktaydı.
Hamdi SAKTAŞ
Tarih Öğretmeni